top of page

Rapor No.1 | Arktik Serisi -1

31 Jan 2025

Araş. Gör. Ali BERKUL

Araştırma Görevlisi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Bolu

İklim değişikliğinin etkilerinin üç kat daha fazla görüldüğü Arktik Bölgesi (Sankaran, 2021; Norsk Polar Institutt) eriyen buzulların bölgeyi erişilebilir hale getirmesi neticesinde son yıllarda önemi artan alanlardan biri olmuştur. Arktik Okyanusu’ndaki buzulların hızla erimekte olması tarihte ilk defa deniz tabanının detaylı şekilde incelenmesine olanak sağlamıştır. Bu temelde küresel ısınmanın erişilebilir bir bölge haline getirdiği Arktik Bölgesi, önemi günden güne artan yeni bir iş birliği ve rekabet alanına dönüşmektedir. Serinin ilk bölümünde iş birliği ve rekabet alanına dönüşen Arktik Bölgesi’nin son yıllarda öneminin neden arttığının açıklanması amaçlanmaktadır.

Harita 1: Arktik Bölge Haritası

Kaynak: https://www.harita.gov.tr/uploads/photos/products/arktik-bolge-haritasi-1224-1000-1000.JPG


Arktik Bölgesi’nin gerek siyasi anlaşmalarda farklı sınırlandırılması gerekse de bilimsel gerekçelere dayalı olarak çeşitli bölümlendirilmesi neticesinde birden fazla tanımı mevcuttur. Örneğin bölge, “Arktik dairesi içerisinde bulunan buzlar ile kaplı Kuzey Kutbu ve Arktik Okyanusu’nu kapsayan alan” olarak tanımlanabildiği gibi aynı zamanda “ekvatorun yaklaşık 66.5° kuzeyindeki bir enlem çizgisi olan Kuzey Kutup Dairesi içerisinde kalan alan” olarak da tanımlanabilmektedir (Aktaran Singil, 2020: 1027). 1996 yılından bu yana bölge üzerinde uzlaşılan siyasi tanımına göre ise Arktik Bölgesi, “Kuzey Kutup Dairesi’nin kuzeyindeki bölgeleri ve ilgili sekiz Arktik devletini, yani Kanada, Grönland ve Faroe Adaları dahil Danimarka Krallığı, Finlandiya, İzlanda, Norveç, Rusya, İsveç ve Amerika Birleşik Devletleri'ni” içeren alan olarak betimlenmiştir (Government offices of Sweden, 2020: 6-7).


Bölgenin artan önemini bölgedeki kaynaklar, turizm potansiyeli ve stratejik deniz yolları üzerinden açıklamak mümkündür. ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’nun (United States Geological Survey- USGS) yaptığı araştırmaya göre, Arktik Bölgesi’nde 90 milyar varil petrol, 48 trilyon metre küp (1,699 trillion cubic feet) doğalgaz ve 44 milyar varil doğalgaz sıvısı olduğu varsayılmaktadır (Aktaran Sağsen, 2019). Bu kaynakların ağırlıklı çoğunluğunun (petrolün %41’inin, doğalgazın ise %70’inin) Rus Arktik Bölgesi’nde (Russian Arctic Zone) bulunduğu tahmin edilmektedir (Valdai, 2014: 11). Buradaki enerji kaynaklarının büyüklüğünü somutlaştırmak, olguyu anlaşılır kılmaya yardımcı olacaktır. Bölgedeki mevcut petrol kaynağı kanıtlanmış petrol rezervleriyle mukayese edildiğinde “Rusya’nın %110’luk, ABD’nin %339’luk ve dünya petrol rezervinin ise %6’lık” kısmına denk gelmektedir. Ayrıca bölgede mevcut olduğu düşünülen keşfedilmemiş doğalgaz potansiyelinin Rusya’nın toplam doğalgaz rezervi kadar veya bir diğer deyişle dünya kanıtlanmış toplam doğalgaz rezervinin de “yaklaşık %25’i” kadar olduğu varsayılmaktadır (Desjardins, 2016). Bölgedeki enerji kaynaklarının toplamda %84’ünün çıkarılabileceğine (Desjardins, 2016) yönelik öngörüler bu bölgenin enerji kaynakları açısından büyük bir potansiyeli olduğunu gösterir niteliktedir. Bu potansiyel, Arktik Okyanusu’na kıyıdaş ülkelerin enerji şirketlerini olduğu kadar bölge dışından olan ülkelerin (Çin, Hindistan, Japonya, Fransa, Birleşik Krallık ve İspanya gibi) enerji şirketlerini de bölgeye çekmekte ve bir an önce çıkartım faaliyetlerine başlamaları için cezbetmektedir.


Enerji kaynaklarına ek olarak, bölgede keşfedilen mineral ve periyodik cetvelde nadir olarak adlandırılmış elementlerin ekonomik olarak değerli oluşu, bölgenin önemini hem kıyıdaş hem dışarıdan olan devletler açısından artıran diğer bir faktör olarak görülmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda bölgede, apatit, kobalt, bakır, altın, elmas, alçı taşı, mika, nikel, paladyum, çinko, kurşun, uranyum, platin, gümüş, titanyum, tantal ve niyobyum gibi metal, mineral ve nadir elementlerin bulunduğu tespit edilmiştir (Desjardins, 2016). Kıyıdaş devletlerin kara parçalarında ve deniz yetki alanlarında farklılık göstermekle birlikte Rus Arktik Bölgesi’nin, diğer kıyıdaş ülkelerden farklı olarak, yukarıda belirtilen maden, mineral ve nadir elementlerin neredeyse tamamını barındırdığı düşünülmektedir. Hatta yalnızca Rusya’nın bunların satışından 1.5 ila 2 trilyon $ gelir elde etmesi beklenmektedir (Aktaran Desjardins, 2016). Kıyıdaş ülkelerin elde edeceği ekonomik gelire ek olarak, son teknoloji ürünleri ve yeşil enerji alt yapılarının üretiminde yukarıda belirtilen elementlerden bazılarının da kullanılıyor olması bölgenin önemini daha da artırmaktadır.


Bölgede daha fazla alanın erişilebilir hale gelmesi, canlı kaynaklara erişimi kolaylaştıracağı için balıkçılık açısından pozitif yönde etkileyebileceği düşünülmektedir. Nitekim Rus uzmanlar, iklim değişikliğinin bazı deniz canlılarının sayılarının artmasına olumlu yönde katkı sağlayacağını iddia etmektedir (Valdai, 2014: 72-73). Buna ek olarak, değişen deniz suyu sıcaklığı sebebiyle yeni tür balıkların da bölge sularına gelmesi beklenmektedir (National Research Council, 2015:18). Balıkçılığın kıyıdaş ülkelerin ekonomisinde değişen oranda olmakla birlikte önemli paya sahip olması sebebiyle kıyıdaş ülkeler tarafından bu durumun kısa vadede olumlu karşılanacağını iddia etmek yanlış olmayacaktır. Lakin bu durumun kıyıdaş devletler arasındaki sınır uyuşmazlıklarını daha da körükleyebileceğini de belirtmek gerekir. Kaynaklara ek olarak, Arktik Bölgesi’nde Kuzey Deniz Rotası (Northern Sea Route- NSR) ve Kuzey-Batı Koridoru (NorthWest Passage- NWP) olarak adlandırılan ve dünyanın şeklinden dolayı ülkeler arasındaki mesafeyi kısaltacak olan iki deniz yolu bulunmaktadır. NSR’ın Yokohama (Japonya) ile Rotterdam (Hollanda) arasındaki mesafeyi %30 oranında kısalttığı, NWP’nin ise aktif olarak kullanılan ve Panama Kanalından geçen rotayı yaklaşık olarak %37 oranında kısalttığı gözlemlenmiştir (Ersan, 2016: 13) (Harita 1).


Harita 1: Kuzey Deniz Yolu ve Kuzey-Batı Koridoru

Kaynak: https://www.intellinews.com/russia-opens-up-the-icy-northeast-sea-route-transport-route-to-asia-134393/?source=russia


İklim değişikliğinin bölge üstündeki etkilerine paralel olarak bu yolların gemi trafiğine açık olduğu gün süresinin de uzaması beklenmektedir. Gemi trafiğine açık gün sayısının artması, bu iki ticaret yolunun güzergâhında korsanlık faaliyetlerinin bulunmaması, yolların sağladığı yakıt ve gün tasarrufuyla birlikte değerlendirildiğinde bu yollar daha ekonomik olduğu için daha da cazip kılmaktadır. Nitekim, NSR ve NWP’den yapılan geçişlerin son 8 yıllık dönemde sürekli olarak artış göstermesi ileride Arktik Okyanus’u buzsuz hale geldiği zaman bu yolların daha çok tercih edileceğinin sinyalini vermektedir. 2011 ila 2014 seneleri arasında NSR üzerinden sırasıyla 41, 46, 71 ve 53 ticaret gemisi geçmiş ve 2013 ila 2016 yılları arasında yabancı bayraklı gemilerin 498 seyrine verilen izin bunu doğrular niteliktedir (Middlemiss, 2017). En son veriler değerlendirildiği takdirde ise 2021 senesinde 85 transit geçişin (48 geçiş doğudan batıya doğru gerçekleşirken 37 geçişin doğudan batıya doğru yapılmıştır.) yapıldığı görülmüştür (Northern Sea Route Information Office, 2023). NWP üzerinden yapılan geçişler ise 2013 ila 2019 yılları arasında %44 artış göstermiş ve 160 yük gemisi sefer yapmıştır (High North News, 2021). Hatta bu deniz yolların “2040-2060 yılları arasında buzsuz” (Peimani, 2013: 6) olacağı tahmin edilmektedir.


Kaynak: https://wellbeingintl.org/tourism-in-the-arctic-a-catalyst-for-good-or-bad/


Son olarak, bu yollardan yapılan geçişlerin artması ve Arktik Bölgesi’nin vahşi yaşamını deneyimleme fikri, bölgede yeni bir sektörün temelini oluşturmuştur. Daha önceden erişilemeyen alanlara ulaşılabilecek olmasının turistik açıdan yeni bir cazibe merkezinin oluşmasına katkı sağladığını iddia etmek yanlış olmayacaktır. Bu bağlamda, bölgenin turizm olanakları iklim değişikliğinin etkilerinin görülmesi, limanlara erişimin kolaylaşması ve işletme maliyetlerinin azalmasıyla birlikte artış göstermektedir (Aktaran Quillérou vd., 2017: 56). Her ne kadar Kanada örneğinde olduğu gibi bazı kıyıdaş ülkeler bölgeye yönelik turistik gemi seferlerini yasalar çerçevesinde kısıtlasa da Rusya başta olmak üzere bölge ülkelerinin bu potansiyeli kullanmak için “av etkinliklerinin” de yapıldığı turlar hazırladığı görülmektedir (Arctic, t.y.).


Özetle, iklim değişikliğinin etkilerinin daha fazla hissedildiği Arktik Bölge’sinde daha önceden erişilemeyen alanlarının erişilebilir hale gelmesi bölgenin öneminin artmasına zemin hazırlamıştır. Bu bağlamda bölgenin artan önemini, enerji kaynakları, mineral ve nadir elementler, deniz yolları, turizm potansiyeli ve balıkçılık üzerinden açıklamak mümkündür. Arktik Bölgesi’ndeki kıyıdaşlar arasındaki bölgenin nimetlerinden daha fazla yararlanma arzusu, sınır uyuşmazlıklarını tekrardan alevlendirmiştir. Zira yukarıda belirtilen kaynaklar ve deniz yolları, büyük oranda kıyıdaş ülkelerin kıta sahanlıkları içinde yer almaktadır. Serinin bir sonraki yazısında ise konunun bu kısmına değinilecek ve kıyıdaş ülkeler arasındaki uyuşmazlıklara yer verilecektir.


KAYNAKÇA

Climate change in the Arctic. Norsk Polar Institutt. https://www.npolar.no/en/themes/climate-change-in-the-arctic/


Desjardins, J. “The Energy and Mineral Riches of the Arctic”, Visual Capitalist, 6 April 2016. https://www.visualcapitalist.com/energy-and-mineral-riches-ofthe-arctic/


Ersan, M. (2016). Future of Arctic Maritime Activities in the Light of Climate Change. Master’s thesis, Istanbul Technical University Graduate School of Science Engineering and Technology.


Government Offices of Sweden. “Sweden's strategy for the Arctic region”, 2020.


Middlemiss, N. “Arctic Shipping and Trade Routes” Shipping, 11 April 2017.

https://www.shippingtandy.com/features/arctic%E2%80%88shippingand%E2%80%88trade%E2%80%88routes/


National Academies of Sciences, Engineering, and Medicine. Arctic Matters: The Global Connection to Changes in the Arctic. 2015, Washington, DC: The National Academies Press.


Peimani, H. (2013). Energy Security and the Geopolitics in the Arctic: Challanges and Opportunities in the 21st Century. London: World Scientific Publishing Company.


Quillérou, E., Jacquot, M., Cudennec, A. and Bailly, D. (2017). The Arctic: Opportunities, Concerns and Challenges. https://www.ocean-climate.org/wp-content/uploads/2017/03/thearctic_07-9.pdf


Russian Federation. The Arctic: Russia. https://arctic.ru/tourism/


Russian Strategies in the Arctic: Avoiding a New Cold War, Valdai Clup, 2014, Moscow.


Sağsen, İ. “Arktik Bölgesi Jeopolitiği”, Anadolu Ajansı, 22 Nisan 2019. https://www.aa.com.tr/tr/analiz/arktik-bolgesijeopolitigi/1459727


Sankaran, V. “Arctic has warmed three times faster than Earth since 1971, says report”, The Independent, 21 May 2021. https://www.independent.co.uk/climate-change/arctic-warmingearth-climate-change-b1851239.html


Shipping traffic at the NSR in 2022. Northern Sea Route Information Office, 2023. https://arctic-lio.com/nsr-2022-shortreport/


Singil, N. (2020). Arktik Bölgesi’nin 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi çerçevesinde değerlendirilmesi. Public and Private International Law Bulletin, 40 (2), 1023-1051.

Haber Bültenimize Kayıt Olun!

Güncel haberler ve duyurularımızdan haberdar olmak için haber bültenimize kayıt olabilirsiniz.

Teşekkürler!

bottom of page