Türkiye-Libya Ekseninde Yeni Strateji: 10 Milyar Dolarlık Hedefin Ötesi
- İklim Değişikliği ve Enerji Çalışmaları Merkezi
- 24 saat önce
- 2 dakikada okunur
Ankara ile Trablus arasında ticaretin yeniden şekillendiği bir döneme giriyoruz. 10 milyar dolarlık ticaret hedefi, sadece sayısal bir eşik değil; Türkiye'nin Afrika açılımında yeni bir stratejik mimarinin inşası anlamına geliyor.

Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın Libya’ya yaptığı resmi ziyaret ve beraberindeki iş dünyası temsilcileriyle gerçekleştirdiği temaslar, Türkiye’nin dış ekonomik açılım politikalarında yeni bir eksen oluşturuyor. Ziyaret sırasında belirlenen “10 milyar dolarlık ticaret hacmi” hedefi, mevcut 3,7 milyar dolarlık hacmin neredeyse üç katına çıkarılması anlamına geliyor.
Ancak bu hedef yalnızca ekonomik bir büyüklük değil; aynı zamanda Türkiye'nin Afrika ile olan ilişkilerinde sahaya dayalı ve sürdürülebilir bir vizyonun da işareti.
Gecikmiş Mutabakatlar Güncelleniyor
Ziyaretin en dikkat çeken yönlerinden biri, Libya ile geçmişte imzalanan ancak hayata geçirilemeyen mutabakatların güncellenerek yeniden işler hale getirilmesi yönündeki kararlılık oldu. Bu noktada, taraflar arasında Ortak Ekonomi ve Ticaret Komitesi kurulması kararı, sistematik bir diplomatik mimarinin inşa edildiğini gösteriyor.
Türkiye açısından bu komite, Afrika kıtasına yönelik dış ticaret politikalarının yalnızca devletler arası değil, özel sektörü doğrudan içeren bir yapıya kavuşturulması açısından da kritik öneme sahip.
Trablus’un Mesajı: Stratejik Ortaklık
Libya Ekonomi ve Ticaret Bakanı Muhammed el-Huveyç’in, Türkiye'yi “stratejik ortak” olarak tanımlaması ve altyapıdan enerjiye kadar birçok alanda Türk şirketlerini yeniden Libya pazarında görmek istediklerini vurgulaması, bu sürecin Trablus nezdindeki ciddiyetini de ortaya koyuyor.
Özellikle Türk firmalarının uzun yıllardır karşılaştığı bankacılık teminat sorunlarının çözümü için Libya Merkez Bankası ve Türkiye Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) arasında düzenli koordinasyon görüşmelerinin planlanması, geçmişin yapısal sorunlarına çözüm arandığını gösteriyor.
“Afrika’ya Açılan Stratejik Kapı”
Ziyarete iş dünyasını temsilen katılan Karanfil Group Yönetim Kurulu Başkanı ve DEİK Türkiye-Libya İş Konseyi Başkanı Murtaza Karanfil ise bu yeni dönemi yalnızca bir ekonomik fırsat olarak değil, bölgesel kalkınmanın ön koşulu olarak değerlendiriyor. Karanfil’in, “Libya’nın kalkınması Afrika’nın kalkınmasıdır” vurgusu, Türkiye’nin bu süreçte üstlenmek istediği liderliği de açıklıyor.
Karanfil, ziyaretin ardından yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Libya, Türkiye için sadece bir ticaret partneri değil, aynı zamanda Afrika’ya açılan stratejik bir kapıdır. Afrika, önümüzdeki yüzyılda dünyanın ekonomik gelişimine öncülük edecek bir kıta olacaktır. Libya’nın kalkınması, bölge için kilit bir rol oynayacak. Türkiye olarak deneyimimizi ve teknoloji birikimimizi kardeşlik anlayışıyla paylaşmaya hazırız.”
Karanfil, Türkiye’nin bölgeyle olan tarihsel ve kültürel bağlarının da ekonomik iş birlikleri için önemli bir zemin oluşturduğuna dikkat çekti.
Serbest Ticaret Bölgesi Önerisi
Karanfil’in dikkat çektiği bir diğer konu ise serbest ticaret bölgesi önerisi. Libya’da kurulması planlanan bu bölgenin, Türk sanayi ürünlerinin Afrika pazarına taşınmasında lojistik bir üs işlevi göreceği belirtiliyor. Böylece Türkiye’nin “Afrika’ya üretim ve tedarik merkezi olma” iddiası da desteklenmiş olacak.
Trablus’un Avrupa, Afrika ve Arap coğrafyası arasında taşıdığı geçiş avantajı düşünüldüğünde, bu vizyonun sadece ticari değil, jeopolitik bir derinliği de bulunuyor.
Müteahhitlikten Stratejik Yatırıma
Bolat’ın ifadesiyle, Libya’daki Türk müteahhitlik faaliyetleri 1970’li yıllardan bu yana, Türkiye'nin küresel inşaat sektöründe ikinci sıraya yükselmesinde belirleyici rol oynadı. Bugün ise bu tecrübe, daha stratejik ve kalıcı yatırımlara dönüşmek üzere yeniden sahaya taşınıyor.
Sonuç: Kurumsallaşan Bir Afrika Stratejisi
Türkiye-Libya ekonomik ilişkileri yeni bir faza geçmiş durumda. Bu süreç yalnızca iki ülke arasında değil, Türkiye'nin Afrika politikasının kurumsallaşması ve özel sektörün bu politikanın taşıyıcısı haline gelmesi açısından da kritik.
Libya ile geliştirilen iş birliği modeli, Türkiye’nin ekonomik diplomasi anlayışında bir paradigma değişimini temsil ediyor: Sahaya dönük, ortak kalkınmaya odaklı ve stratejik.
Kaynak: ZenginHaber
Comments